Sual: Kelime-i tevhidin manası nedir?
CEVAP
Müslüman olan bir kimseye, ilk önce (La ilahe illallah, Muhammedün resulullah) kelimesinin manasını bilmek ve inanmak farzdır. Bu kelimeye Kelime-i tevhid denir. Kısaca manası, (Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed aleyhisselam da Onun Resulüdür) demektir.
Kelime-i tevhidin manasını, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklıyor:
İnsanlar
yok idi. Sonradan yaratıldı. İnsanların bir yaratanı vardır. Her
varlığı, O yaratmıştır. Bu yaratan birdir. Ortağı, benzeri yoktur. Bir
ikincisi yoktur. O, hep var idi. Varlığının başlangıcı yoktur. Hep
vardır. Varlığının sonu olmaz. Yok olmaz. Onun hep var olması gerekir.
O, yok olamaz. Varlığı kendindendir. Hiçbir sebebe ihtiyacı yoktur. Her
şeyi var eden, her varı her an varlıkta durduran Odur. O, madde
değildir. Hiçbir maddede bulunmaz. Şekli yoktur. Ölçülmez. Nasıldır
diye sorulmaz. O deyince, akla hayale gelen her şey, O değildir. O,
bunlara benzemez. Bunlar hep Onun mahluklarıdır. O, mahlukları gibi
değildir. Akla, vehme, hayale gelen her şeyi, O yaratmaktadır.
Yukarıda, aşağıda, yanda değildir. Yeri yoktur. Her varlık, Arşın
altındadır. Arş ise, Onun kudreti, kuvveti altındadır. O, Arşın
üstündedir. Fakat bu, Arş Onu taşıyor demek değildir. Arş, Onun lutfu
ve kudreti ile vardır. O, ezelde, sonsuz öncelerde nasıl ise, şimdi hep
öyledir. Arşı yaratmadan önce nasıl idi ise, ebedi sonsuz geleceklerde
de, hep öyledir. Onda değişiklik olmaz. Onun sıfatları vardır. Sıfat-ı sübutiyyesi
sekizdir. Hayat, ilm, sem, basar, kudret, irade, kelam, tekvin. Bu
sıfatlarında da, hiç değişiklik olmaz. Değişiklik olmak kusurdur. Onda
kusur, noksanlık yoktur. Hiçbir mahlukuna benzemez ise de, dünyada, Onu
kendisinin bildirdiği kadar bilmek ve ahirette görmek olur. Burada
nasıl olduğu anlaşılamadan bilinir. Orada da, anlaşılamadan
görülecektir.
Allahü teâlâ, kullarına, peygamberler gönderdi.
Bu büyük insanlar vasıtası ile kullarına, saadete ve felakete sebep
olan işleri bildirdi. Peygamberlerin en yükseği, son Peygamberi olan Muhammed aleyhisselamdır.
Yeryüzündeki dinli dinsiz herkese, her yere, her millete Peygamber
olarak gönderilmiştir. Bütün insanların, meleklerin ve cinnin
Peygamberidir. Dünyanın her yerinde, herkesin, o yüce Peygambere tâbi
olması, uyması gerekir. (Kimya-i Saadet)
Kelime-i tevhidin fazileti
Müslümanın her fırsatta söylediği Kelime-i tevhidin fazileti çoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(La ilahe illallah diyen bela ve sıkıntılardan kurtulur.) [Bezzar]
(La ilahe illallahı çok söyleyerek imanınızı tazeleyin!) [Taberani]
(Amellerin kıymetlisi La ilahe illallah demektir.) [Hakim]
(Zikrin [Allah’ı anmanın] en faziletlisi La ilahe illallah demektir.) [Nesai]
(La ilahe illallah demek 99 belayı önler. Bunun en aşağısı sıkıntıdır.) [Deylemi]
(Benim ve diğer peygamberlerin dediği en üstün şey, La ilahe illallah sözüdür.) [Tirmizi]
(La ilahe illallah diyenin günahları silinir, yerine o kadar sevap yazılır.) [E.Ya’la]
(La ilahe illallah Cennetin anahtarıdır.) [İ.Ahmed]
(La ilahe illallah diyen, sözünde sadık ise, bütün günahları affedilir.) [İ.Gazali]
(Ölüm halindekilere La ilahe illallah söylemesini telkin edin, onları Cennetle de müjdeleyin. Şeytanın insana en yakın olduğu an bu vakittir.) [Ebu Nuaym]
(Ağır hastayı, La ilahe illallah demeye zorlamayın, sadece telkinde bulunun.) [Dare Kutni]
(Son sözü La ilahe illallah olanın, ruhu kolay çıkar ve o söz kıyamette ona nur olur.) [Hakim]
(Ahiret, dünyaya tercih edilince, La ilahe illallah sözü, Allah’ın gazabından korur. Dünya kârını, ahirete tercih eden, La ilahe illallah dediği zaman, Allahü teâlâ, "Yalan söylüyorsun, sözünde sadık değilsin" buyurur.) [Beyheki]
(La ilahe illallah diyene, işlediği günahlardan dolayı kâfir demeyiniz! Buna kâfir diyenin kendisi kâfir olur.) [Buhari]
(Günde yüz defa La ilahe illallah diyenin yüzü kıyamette ayın 14 ü gibi parlar.) [Taberani]
[Yüzüncüyü söylerken "Muhammedün resulullah" ilave etmek iyi olur. Tecvide göre okununca "Muhammedür-resulullah" denir.]
(Haramlardan kaçarak, ihlâsla, "la ilahe illallah" diyen Cennete girer.) [Hatib, Taberani]
(İhlâsla La ilahe illallah diyen Cennete girer. İhlâs, söyleyeni haramlardan alıkoymasıdır.) [Taberani]
İhlâs, kalbde Allah sevgisinden başka şeye yer bırakmamak, başka şeyleri temizlemek demektir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlânın birliğine iman edip, şirk koşmadan ve ihlâsla namazını kılıp, zekatını verenden Allah razı olur.) [İbni Mace]
(İhlâsla amel edin! Allahü teâlâ ancak ihlâsla yapılan ameli kabul eder.) [Dare Kutni]
(İbadetleri ihlâs ile yap! İhlâs ile yapılan az amel, kıyamette sana yetişir.) (Ebu Nuaym]
(İbadetlerini ihlâs ile yapanlara müjdeler olsun! Bunlar hidayet yıldızlarıdır. Fitnelerin karanlıklarını yok ederler.) [Ebu Nuaym]
(Kırk gün ihlâsla ibadet edenin, kalbinden diline hikmet pınarı akar.) [Ebuşşeyh]
Tevhid ve iman
Sual: Tevhid yani Allah’tan başka ilah yoktur diye inanmak hakkında bilgi verir misiniz?
CEVAP
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Tevhid, taze ceviz gibidir. Cevizin iki kabuğunu ve içini herkes bilir. Özünün özü de, yağıdır. Münafıklar, yalnız dil ile (La ilahe illallah) der, kalb ile inanmaz. Bu 1. derecedir.
2. derece: Kelime-i
tevhidin manasına, kalbin inanmasıdır. Bu inanış, ya başkasından
görerek, işiterek olur ki, bizim gibi cahillerin inanışı böyledir.
Yahut delil ile, aklın ispat etmesi ile inanır. Din âlimlerinin, kelam
ilmi üstatlarının inanması böyledir.
3. derece: Bir
yaratanın, her şeyi yarattığını görmek, her işin, tek bir fail
tarafından yapıldığını, başka kimsenin, hiçbir şey yapmadığını
anlamaktır. Bu anlayış için, kalbde bir nurun parlaması gerekir. Böyle
hasıl olan iman, cahillerin ve kelam âlimlerinin imanına benzemez.
Mesela, bir ev sahibinin, evde bulunmasına inanmak üç türlü olur:
a- Birisinden işiterek inanmaktır. Taklit ile olan iman, bunun gibidir.
b- Ev
sahibinin, her gün kullandığı bineğini, elbise ve ayakkabılarını evde
gördüğü için inanmaktır. Bu da kelam âlimlerinin imanına örnektir.
c- Ev
sahibini evde görerek inanmaktır. Bu, ariflerin tevhidine örnektir.
Böyle tevhid, her ne kadar yüksek derece ise de, bunun sahibi,
mahlukları görmekte ve bunların Halık [yaratıcı] tarafından
yaratıldığını bilmektedir. Mahlukları gördüğü için, tevhid tam olamaz.
4. derece: Bir var görür, birden başka bir şey görmez. Tasavvufta bu hâle, Tevhidde fena derler.
Bu dört dereceden;
Birincisi:
Münafıkların tevhidi olup, cevizin dış kabuğuna benzer. Cevizin dış
kabuğu, acıdır. Dış yüzü güzel, yeşil ise de, iç yüzü çirkindir ve
yakılınca bol duman yaparak ateşi söndürür ve birkaç gün cevizi
korumaktan başka, bir işe yaramaz. Münafığın tevhidi de, münafık olduğu
bilinmediği için, halk onu Müslüman zanneder.
İkincisi:
Cahillerin ve kelam âlimlerinin tevhidi, cevizin tahta kabuğu gibidir.
Bu tahta kabuk, cevizi birkaç zaman korumaktan başka işe yaramadığı
gibi, bu derecedeki tevhid de, yalnız insanı Cehennem ateşinden
korumaya yarar.
Üçüncüsü: Cevizin özü gibidir. Yenilecek, yararlanacak kısımdır.
Dördüncüsü: Cevizin özü yenilip hücrelerine kadar sindirilmiş hâlidir.