Cenab-ı
Hak şöyle buyurmaktadır: "En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na o
güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri
bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır"
(A'raf, 180). Ebu Hureyre (r.a)'nin rivayet ettiğine göre, Resulüllah
(s.a.v) şöyle buyuruyor: Allah'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları
ezberlerse Cennete girer. Allah (c.c) tektir ve teki sever.
Esmau'l-Hüsna, en güzel isimler demek olup 99 tanedir ve Kur'an-ı
Kerim'de bildirilmişlerdir.
Allah (c.c)
Hakiki (gerçek) ve mutlak (kayıtsız, şartsız) olarak «VAR» ve «BİR»
olan; eşi, benzeri ve ortağı asla bulunmayan Yüce Rabb'imizin has
(özel) ve en büyük ismi şerifidir. «Allah» Lafzı Celali, diğer mübarek
isimlerinin delalet ettiği bütün vasıfları, sıfatları ihtiva eder, ve
«Vacibu'l-Vucud» olan Yüce Rabb'imizin İsm-i Azam'ı (en büyük adı)
olduğu hususunda İslam bilginlerinin ittifakı vardır. «Allah» Lafzı
Celali; Kur'an'ı Kerim'de, diğer mübarek isimlerinden çok olarak 2800
defa zikredilmiştir. Sonra 960 defa ile «Rab» İsm'i şerifi gelir.
Bundan sonra, en çok zikredilenler sırasıyla «Rahman», «Rahim» ve
«Mâlik» İsmi şerifleridir.
er-Rahmân (c.c)
Dünyada; mümin ve kafir ayırt etmeksizin herkese merhamet eden, şefkat gösteren ve acıyan.
er-Rahîm (c.c)
Merhametli, esirgeyen, koruyan, acıyan; Ahiret'de yalnız mümin kullarına keremiyle muamelede bulunan.
el-Melîk (c.c)
Bütün kainatın mutlak ve hakiki sahibi, mutasarrufu. Bütün kainatın,
Zâtı'nın dışındaki bütün varlıkların ezeli ve ebedi tek hükümdarı,
ancak Allah Teala'dır. Kainatta, ancak O'nun iradesi, hüküm ve
tasarrufu geçerlidir. O'nun mülkü yok olmaz.
el-Kuddûs (c.c)
Azamet ve Celaline layık olmayan her türlü noksanlıktan pek uzak ve pek temiz.
es-Selâm (c.c)
Her çeşit arıza ve hadiselerden salim kalan ve etkilenmeyen; kullarını
her türlü tehlikelerden selamete çıkaran, bahtiyar kullarına «Selâm»
etmek lütuf ve kereminde bulunan. Cenabı Hak (c.c)
, mevcut her çeşit selametin mutlak ve hakiki kaynağıdır.
el-Mü'min (c.c)
Gönüllerinde iman ışığını uyandıran; Kendine sığınanlara emniyet,
güvenlik, rahatlık, veren; müminleri azabından ve yaratıklarının
hepsini zulümden emin kılan.
el-Müheymin (c.c)
Saltanatı hakkında dilediği gibi tasarruf eden ve her şeyi gözetip koruyan.
el-Azîz (c.c)
Hakiki ve mutlak surette kuvvet ve galebe sahibi, mağlup edilmesi asla mümkün olmayan Galip; hükümlerinde her zaman galip olan.
el-Cebbâr (c.c)
Emir ve fermanına karşı konulamayan, kırılanları tamir eden, eksikleri
tamamlayan, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan, her şeyde
hükmünü kayıtsız ve şartsız yürüten.
el-Mütekebbir (c.c)
Büyüklükte eşi olmayan, her şeyde ve hadisede büyüklüğünü gösteren.
el-Halîk (c.c)
Ceza vermekte acele etmeyen gerçek ve mutlak hilm sahibi; affı,
bağışlaması, hilmi sınırsız. Allah Teala, emrine karşı gelindiğinde
anında görür, bilir. Fakat gücü yettiği halde hemen cezalandırmaz, süre
verir. Bu süre içinde pişman olup tövbe edenleri af ve mağfiret
buyurur. Israr edenleri ise; dilerse af eder, dilerse cezalandırır.
el-Bâri (c.c)
Her şeyi bir asıldan var eden; her şeyi muhtaç olduğu organ, tabiat ve
surette en mükemmel ve uygun şekilde yaratan; yokluktan varlığa
çıkaran, yarattıklarını birbirlerinden çeşitli şekillerde ayırt eden.
el-Musavvir (c.c)
Varlıklara suret veren, tasvir eden; onları en güzel şekilde tertip edip, en güzel surette şekillendiren.
el-Ğaffar (c.c)
Mağfireti (yarlığaması) pek çok ve kullarının ayıplarını örtücü; iyiyi,
güzeli açığa çıkaran; kötüyü, çirkini örten. Günahları ne kadar çok
olursa olsun, affedilmesini can-ı gönülden isteyen kulun günahlarını
örten, açıklamayan, mağfiret eden.
el-Kahhâr (c.c)
Her şeye, her isteğini yapacak surette gücü ve kudreti yeten;
hükümlerinde mutlak ve hakiki Galip ve Hakim. Allah Teala, kuvvet ve
kudretiyle her şeyi içinden ve dışından kuşatmıştır. Bundan kurtulmak
mümkün değildir. Çünkü O, mutlak Kadir ve Galiptir. Küfür ve isyanla
O'na karşı gelip de tövbe etmeyenleri öldürmek ve zelil etmek suretiyle
kahredicidir.
el-Vehhâb (c.c)
Sonsuz, çeşit çeşit nimetlerini daima karşılıksız olarak ihsan eden,
bağışlayan. Allah Teala, fazlının tükenmez hazinelerinden rahmet ve
nimet bağışlar. O, hakiki ve mutlak Cömerttir.
er-Rezzak (c.c)
Rızıkları yaratan ve kullarına bahşeden; rızıkları ve
rızıklandırdıklarını yaratan, rızıklandırdıklarına rızıkları ulaştıran
ve rızk elde etme sebebini meydana getiren. Rızk; faydalanılması nasib
edilen her şeydir.
el-Fettâh (c.c)
Her türlü zorlukları kolaylaştıran, maddi ve manevi bütün kapıları açan, en büyük Hakim.
el-Alîm (c.c)
Bilgisi ezeli ve ebedi olan; olmuş olacak; gizli, aşikar her şeyi en iyi bilen, kendisinden hiç bir şey gizlenmeyen.
el-Kâbıd (c.c)
Dilediğine rızkı daraltan, sıkan. Allah Teala, istediğinden ihsan
ettiği şeyi, gönül rahatlığını alıverir. Kiminin ruhunu kabzeder,
kiminin de kalbini kabzederek hayra rağbetsiz kılar.
el-Bâsıt (c.c)
Dilediğinde rızkı açan ve genişleten. Allah Teala, kimine çok rızk,
kimine uzun ömür verir; kiminin de kalbini açarak hayra rağbetli kılar.
el-Hâfıd (c.c)
Kafir ve facirleri alçaltan, iman etmeyenleri bedbaht eden; varlıktan
yokluğa, ilimden cehle, sıhhatten hastalığa döndüren. Allah Teala,
dilediğini şan ve şeref sahibi iken rezil ve rüsvan eder.
er-Râfi' (c.c)
İyileri yücelten, yukarı kaldıran; zilletten izzete götüren,
bataklıktan çıkaran, dereceleri artıran ve müminleri yükselten. Allah
Teala, dilediğine şan ve şeref verir. Gönülleri iman ve irfan
ışıklarıyla parlatır.
el-Muiz (c.c)
Dilediğine tevfik verip aziz kılan; izzet veren, şereflendiren,
ağırlayan. İzzet, Allah Teala'nın verdiği bir şeref, bir irfandır.
el-Müzil (c.c)
Dilediğini hor ve hakir kılan; emir ve yasaklarına karşı koyanları zelil eden, süründüren.
es-Semî' (c.c)
Gizli, açık her şeyi hakkıyla işiten. Allah Teala, kainatın her
zerresinde olan biteni, kalplerimizden geçenleri, dualarımızı, hasılı
her şeyi hakkıyla işitir. Ancak, bu işitme bizim anladığımız manada
değildir.
el-Basir (c.c)
Bütün mevcudatta gizli-açık her şeyi kemaliyle gören. Allah Teala,
kullarının yaptığı her şeyi görür. O'nun görmediğini sanarak günah
işleyenler ne bedbahttır!
el-Hakem (c.c)
Hakiki ve mutlak Hakim; hükmeden, hakla batılın, iyi ile kötünün
arasını ayıran; dünyada şerhi hükümleri inzalle ve Ahiret'te kullarının
arasını faslederek hüküm veren. Allah Teala'nın hükmünü bozacak hiçbir
kuvvet yoktur.
el-Adl (c.c)
Mutlak, hakiki, sınırsız, sonsuz adaletli, çok adil. Allah Teala, yarattığı her şeyi kendine mahsus yere koymuştur.
el-Lâtîf (c.c)
Hakiki, mutlak lütuf sahibi; lütuf kerem ve inayeti sınırsız olan, en
ince işleri bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına akıl
erdiremeyen en ince şeyleri yapan; görünen görünmeyen türlü yollardan
ve yerlerden çeşit çeşit faydalar, ihsanlar bahşeden.
el-Habîr (c.c)
Gerek cismani alemde, gerekse ruhani alemde olagelen her hadiseden,
hareket eden her zerreden, alınıp verilen her nefesten bütün ayrıntılı
haberdar olan.
el-Halîm (c.c)
Ceza vermekte acele etmeyen gerçek ve mutlak hilm sahibi; affı,
bağışlaması, hilmi hududsuz. Allah Teala, emrine karşı gelindiginde
anında görür, bilir ama, gücü yettiği halde hemen cezalandırmaz, süre
verir. Bu sure içinde pişman olup tövbe edenleri af ve mağfiret
buyurur. Israr edenleri ise; dilerse af eder, dilerse cezalandırır.
el-Azîm (c.c)
Hakiki ve mutlak büyük; büyükler büyüğü, pek azametli. Allah Teala, o kadar Azimdir ki, akıllar tasavvurdan acizdir.
el-Ğafûr (c.c)
Kullarının günahlarını affeden, mağfireti sonsuz olan.
el-Şekûr (c.c)
Rızası için yapılan işlere, ibadetlere karşılık daha çoğunu veren;
dünyada yapılan iyi ameller karşılığında Ahiret'te sonsuz nimetler
ihsan eden.
el-Aliyy (c.c)
Mutlak ve hakiki Yüce; Yüceler Yücesi. Allah Teala'nın Yüceliği, bir
başkasına nispetle değildir. Bu Yücelik, vacibdir, zaruridir. O'ndan
başka bir «YÜCE»nin bulunması mümkün değildir. Her şey; O'nun emrinde
ve hükmü altındadır. O, «Zatı Eceli Ala»dır.
el-Kebîr (c.c)
Her hususda pek büyük; Kibriya Sahibi; Büyüklüğünü ancak Kendisi bilen
ve büyüklüğü hiç bir mahluk tarafından bilinemeyen ve hiç bir zaman da
bilinemeyecek olan mutlak ve hakiki büyük.
el-Hafîz (c.c)
Hakiki ve mutlak koruyucu; her şeyi belli vaktine kadar afat ve
belalardan saklayan. Allah Teala, kainatı, bütün yaratılmışları tayin
ettiği ömürleri tamamlanıncaya kadar her şeyden korur. Her şeyin hıfzı,
O'na racidir.
el-Mukît (c.c)
Bedeni ve ruhi rızıkları yaratan ve mahlukatının rızıklarını onlara veren, ulaştıran; her şeye kuvvet veren.
el-Hasîb (c.c)
Mutlak ve hakiki Kafi; bütün varlıkların ömürleri boyunca yaptıklarını
en ince tafsilat ve teferruatıyla bilip, hesabını en iyi şekilde gören.
Allah Teala, Kendisine tevekkül edene Kafidir. Kıyamet Günü,
yarattıklarını hesaba çekicidir.
el-Celil (c.c)
Celal (büyüklük) ile vasıflanan, Yücelik sahibi; mutlak ve hakiki.
Allah Teala'nın büyüklüğü, yüceliği ölçülemez. Yücelik, ancak O'nundur.
el-Kerîm (c.c)
Keremi nihayetsiz derecede bol; kula istemeden ve karşılıksız olarak
veren. Kulları hakkında vaadini yerine getirmesi Allah Teala'nın lütuf
ve keremidir.
er-Rakîb (c.c)
Bütün varlıkları her an gözeten; bilen, koruyan ve bütün işleri denetleyen.
el-Mucîb (c.c)
Duaları kabul eden; istekleri yerine getiren, sıkıntıları gideren;
bunları yalvarmadan bile lütuf ve keremiyle veren. Mutlak ve hakiki
Vasi; ilmi, rahmeti, kudreti, af ve mağfireti geniş ve sonsuz olan.
el-Vası' (c.c)
Mutlak ve hakiki Vasi; ilmi, rahmeti, kudreti, af ve mağfireti geniş ve sonsuz olan.
el-Hakîm (c.c)
Mutlak ve hakiki Hakim: hüküm ve hikmet sahibi; her şeyi hikmet üzere
yaratıp, yerli yerinde yapan; bütün emirleri, bütün işleri hikmetlerle
dolu olan.
el-Vedûd (c.c)
İyi kullarını seven; onları rahmet ve rızasına erdiren; sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya en çok layık olan.
el-Mecîd (c.c)
Şanı yüce ve kadri büyük; Zâtı şerefli, işleri pek güzel, nimetli ve ihsanı hudutsuz olan.
el-Bâıs (c.c)
Peygamberler gönderen, Mahşer Günü mahlukatı diriltip kabirlerinden çıkaran, sebep ve vesile olan.
eş-Şehît (c.c)
Her zamanda ve her mekanda her an hazır olan, mahlukatının hepsini bilen.
el-Hak (c.c)
Varlığı hiç değişmeden duran, Hakkı izhar eden; ezeli ve ebedi olarak
«Var» olan. Allah Teala'nın Zâtı yokluğu kabul etmediği gibi, her hangi
bir değişikliği de kabul etmez. Hakikaten «Var» olan ve hiç
değişmeyerek hakikaten «SABİT» olan ancak O'dur. O'nun Zâtı'ndan başka
her şeyi O yaratmıştır ve yaratılan her şey fanidir, yok olmaya
mahkumdur.
el-Vekîl (c.c)
Mutlak ve hakiki vekil; kullarının işlerini düzelten; işlerini usulüyle
Kendisine bırakanların işlerini düzeltip, onların yapabileceğinden daha
iyi yapıp, temin eden.
el-Kavî (c.c)
Tam ve kamil kudret sahibi; pek güçlü, kayıtsız-şartsız her şeye Kadir.
el-Metin (c.c)
Çok sağlam; kuvvet ve kudreti Metin. Allah Teala'nın kudreti her şeye yeter; dilediği şeyden kimse O'nu alıkoyamaz.
el-Veliy (c.c)
Dost ve yardım edici; müminlere dost, yardım edici; müminleri seven ve işlerini neticelendiren.
el-Hamîd (c.c)
Övülmüş ve her senaya layık olan; ancak kendisine hamd ve sena olunan,
bütün varlıkların diliyle övülen yegane Zat. Yaratılan her şey Cenabı
Hak Celle Celalühü'yu tespih ve takdis eder. Çünkü O, yegane «eliyy-i
nimet»dir.
el-Muhsî (c.c)
İlmiyle her şeyin sayısını bilen; her şeyi sayıcı ve sayılarını bilici olan.
el-Mübdî (c.c)
Mahlukatı maddesiz ve örneksiz olarak yoktan var eden. Ezelde; zaman ve
mekan dahi yok iken Allah Teala vardı. Sonra, Varlığını ve Kemalini
duyurmak, mahlukatına sonsuz rahmet ve lütufunu vermek; hikmetiyle
kainatı yaratmayı diledi; istediği nizam ve şekilde yarattı.
Yarattıklarının her birinin yaşamasını ve üremelerini bir takım
sebeplere, vesilelere, kanunlara bağladı. Böylelikle, meydana geliş
O'ndan olduğu gibi, dönüş de ancak O'na olacaktır.
el-Muîd (c.c)
Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan; ölümden sonra tekrar
dirilten. Allah Teala, zamanı gelince yaratıklarının çürümüş olan
bedenleri en ince teferruatına kadar yeni baştan yaratacak ve her
bedenin ruhunu kendisine iade edecektir.
el-Muhyî (c.c)
Mahluklarını yoktan var edip hayat veren; dirilten, can veren, sağlık veren ve hayat ihsan eden.
el-Mumît (c.c)
Her canlının ölümünü yaratan; öldüren, yok eden, mahveden, dilediği her
varlıkta ölümü meydana getiren. Canlılar için ölümün her an gelivermesi
mümkündür. Allah Teala, her kulu için dünyaya geliş ve dönüş zamanını
tayin etmiştir. Fani hayat, doğumla başlar, ölümle sona erer. Baki
hayat ise, ölümle başlayıp sonsuza kadar devam eder.
el-Hay (c.c)
Mutlak ve Kamil Hay; ezeli ve ebedi bir hayat ile diri olan; her şeye hayat ve can veren; her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten.
el-Kayyûm (c.c)
Zâtıyla kaim, daima duran, gökleri, yeri ve her şeyi tutan; her şeye
mukadder olan vaktine kadar durmak için sebeplerini ihsan eden.
el-Vâcid (c.c)
Mutlak ve hakiki gani olan, istediği her şeyi bulan; Kendisine darlık,
fakirlik ve acizlik arız olmayan; Kendisi için lüzumlu olan şeylerin
hiçbirinden mahrum olmayan; istediğini istediği zaman bulan.
el-Mâcid (c.c)
Azamet ve şerefle vasıflandırılmıştır; kadir ve şanı büyük, kerem ve cömertliği sonsuz olan.
el-Vâhid (c.c)
Tek, Zâtı'nda, sıfatlarında, işlerinde, mübarek isimlerinde, hükümlerinde asla ortağı, benzeri ve dengi bulunmayan.
es-Samed (c.c)
Zeval bulmayan ve Baki olan, herkesin muhtaç olduğu yegane Merci;
hacetlerin, isteklerin, muratların verilmesi, ızdırapların giderilmesi
için müracaat edilen TEK MERCİ.
el-Kâdir (c.c)
Her istediğini, istediği gibi, sonsuz bir güç ve kudretle yapan;
dilerse yapan, dilemezse yapmayan. Allah Teala, dilediği her şeyi
yapmaya kadirdir. Zâtı'nda yaratmak ve tekvin kuvveti vardır.
el-Muktedir (c.c)
Kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden; her mevcudu kuvvet ve kudreti altında tutan.
el-Mukaddim (c.c)
İstediğini ileri geçiren, öne alan. Allah Teala, hem yaklaştırır, hem
de uzaklaştırır. insanları gerek din bakımından, gerekse dünya
hayatları bakımından derecelendirmiş, bazılarını diğerlerinden üstün
kılmıştır.
el-Muahhir (c.c)
İstediğini geri bırakan, geciktiren. Allah Teala, kullarının yapmak
istediklerini, dilerse geciktirir. Hiç şüphesiz ki, bunda da ilahi bir
hikmet vardır.
el-Evvel (c.c)
Her şey üzerine kadim olan; ilk, evveli olmayan Evvel, her varlığın Halimi ve Evveli.
el-Âhir (c.c)
Her şey yok olduktan sonra Baki olan, varlığı ezeli ve ebedi olan; sonu olmayan son.
ez-Zâhir (c.c)
Alametleriyle vücudu aşikar olan; her yerde, her zaman tasarruflarıyla,
kudretiyle, kibriyasıyla tecelli eden, görünen. Allah Teala'nın varlığı
aşikardır. Alemlerde gördüklerimiz, içimizde hissettiklerimiz; hasılı
her şey O'nun Varlığına, Birliğine ve Kemal sıfatlarına şahittir.
el-Bâtın (c.c)
Yarattıklarının nazarından gizli olan; gizli, görünmeyen. Allah
Teala'nın «VAR» olduğu; her şeyden daha zahir ve apaçık bellidir. Bu
hususta birçok deliller vardır. Mesela; bu alemin meydana gelmesi,
mümkünattan olması; bu alemin bir bedialar topluluğu olması, hikmetler,
gayeler manzumesi halinde görünmesi, bu alemin Kadim, ezeli, Ebedi,
Alim, Hakim bir Halik'i Zi'şan'ın varlığına şahittir, parlak bir
delildir. Bütün bu hususları güzelce düşünen bir insan, derhal bir
Halik'i Zi'şan'ın Varlığına intikal eder ve O'nun Kadim, Ezeli, Ebedi
mevcudiyetini tasdik ederek iman şerefine nail olur.
el-Vâli (c.c)
Kainatı; her şeyi, mülkünü ve her an olup biten hadiseleri tek başına tedbir ve idare eden.
el-Müteâlî (c.c)
Noksanlıklardan yüce ve münezzeh; yaratılmışların, O'nun hakkında akıl
ve idraklerinin mümkün gördüğü her şeyden, her hal ve tavırdan pek
üstün, Yüceler Yücesi.
el-Berr (c.c)
İyilik ve ihsanı sınırsız olan; yarattıklarına muhtaç oldukları
nimetleri ihsan eden. Allah Teala, kulları için daima kolaylık ve
rahatlık ister, zorluk istemez. Başkalarına zorluk çıkaranları da
sevmez. Yapılan kötülüklerin bir çoğunu bağışlar; yapılan bir iyiliğe
karşıda on mükafat verir.
et-Tevvâb (c.c)
Tövbeleri kabul buyurup, günahları affeden, kullarına, tekrar tekrar tövbe etmeleri için sebepler hazırlayan.
el-Müntekim (c.c)
Suçluları, adaleti ile hak ettikleri cezaya çarptıran; Kendisine isyan
edenleri, asileri, canileri, azgınları şiddetle cezalandıran. Allah
Teala'nın cezası çok elemli ve pek şiddetlidir. Ancak, cezalandırmadan
önce suçluya kendisini düzeltmesi için bir süre tanır, sonra
cezalandırır.
el-Afûv (c.c)
Çok affedici, çok acıyan, çok şefkatli, merhameti çok olan. Allah
Teala, günahları imha eder, masiyetleri cezalandırmaktan vazgeçebilir.
er-Raûf (c.c)
Pek esirgeyen, çok merhamet eden; merhamet, rahmet ve şefkatini
esirgeyen. Allah Teala, kullarına muhtaç oldukları her şeyi vermiştir.
Kainata bak! O, yarattığı hiçbir şeyi merhametinden mahrum
bırakmamıştır.
Mâlikü'l-Mülk (c.c)
Mülkün mutlak, hakiki, ebedi ve ezeli sahibi; kullarının ve onların
malik olduklarının Malik'i, mülkünde dilediği gibi hükmünü tenfiz eden.
Allah Teala, hem mülkün sahibi, hem de hükümdarıdır. O'na bir ortak
veya denk yoktur. Kulu da, kulunun elindeki de O'nun mülküdür. Lütuf ve
ihsan ettikleri birer ariyettir.
Zü'l-Celâl-i ve'l-İkrâm (c.c)
Hem yücelik, hem de fazl, şeref ve kerem sahibi, Celal ve Kemal'i
mutlak ve hakiki olan. Her nimet Allah Teala'dan gelir; nimeti yaratan
da, sevk eden de, dağıtan da ancak O'dur.
el-Muksıt (c.c)
Bütün işlerini denk, birbirine uygun ve yerli yerinde yapan; mazlumlara
insaf eden; adil, yaratıklarından hiç birine haksızlık, eza, cefa,
eziyet, zulüm etmeyen. Allah Teala, zalimden, mazlumun hakkını alır.
Bunu yaparken de; hem zalimi, hem mazlumu memnun eder. Çünkü O, en
üstün adalet ve çok merhamet sahibidir.
el-Câmi' (c.c)
İstediğini; istediği zaman istediği yerde toplayan; insanlara Kıyamet
Günü hesap için toplayan; birbirine benzeyen, benzemeyen veya
birbirlerinin zıddı olan varlıkları bir araya toplayan.
el-Ğaniyy (c.c)
Zâtı ve sıfatı ile her şeyden müstağni, zenginliğinin hududu ve ölçüsü
yok, hiçbir şeye muhtaç olmayan. Allah Teala'nın kulunu ibadetle
mükellef tutması, Zâtı'nın ihtiyacından değildir. Sırf kullarının
maddi-manevi ihtiyaçları içindir. Allah Teala, abes ve faydasız şeyler
yaratmaktan münezzehtir
el-Muğnî (c.c)
Kullarından dilediğini keremiyle zengin kılan; istediğini, istediği
anda, istediği kadar zengin eden. Allah Teala, her kuluna belli bir
rızk takdir etmiştir. Kul, ezelde mukadder olan rızkı ne ise ona nail
olur. Ancak, takdir edilen bu rızka sahip olmak için çalışmak şarttır.
Fakat, sonunda yine Mukadder olan rızka razı olmak gerekir.
el-Mâni' (c.c)
Bir şeyin olmasına mani olan; koruyucu sebepleri yaratmak suretiyle
helak ve noksanlık sebeplerini önleyen, def eden. Kulun istedikleri bir
takım sebeplere, sebepler de Allah Teala'nın emir ve fermanına
bağlıdır. Allah Teala dilerse, istekleri verir; vermezse mutlaka bir
ilahi hikmeti vardır.
ed-Dârr (c.c)
Elem ve zarar verici şeyleri yaratan; dilediğine felaket, keder ve şiddet veren
el-Nâfi' (c.c)
Faydalı şeyleri yaratan; hayır ve menfaat verici şeyler yaratan, dilediğine menfaat veren.
en-Nûr (c.c)
Bütün alemleri nuru ile nurlandıran; göklerde ve yerde Hakkı neşreden,
bütün varlıklara akıl, izan, idrak veren; istediği simalara, zihinlere
ve gönüllere nur yağdıran.
el-Hâdî (c.c)
Hidayeti yaratan ve dilediği kulunu Tevhide, hayırlı-kârlı yollara
yönelten; her şeye yön veren. Allah Teala, gönüllere imanı sevdiren
sebepleri de, küfür yolunu tutturan sebepleri de yaratır. O'ndan başka
hidayet ve bahtiyarlığa eriştirecek yahut sapıklık ve hüsrana düşürecek
hakiki bir Zâtı ilahi yoktur.
el-Bedî' (c.c)
Yarattıklarını örneksiz ve maddesiz icat edip yaratan; hayret verici
âlemleri yoktan var eden; Zâtı'nda, sıfatlarında, fiillerinde asla
benzeri bulunmayan
el-Bâkî (c.c)
Vücudu daim olan, fani olmayan; Varlığının başlangıcı olmadığı gibi sonu da olmayan; bizatihi zaruri (vacib) olan mevcut.
el-Vâris (c.c)
Mevcut olan her şeyin netice itibariyle mutlak sahibi ve hakiki maliki.
er-Reşîd (c.c)
Kullarını irşat eden, doğru yolu gösteren; bütün işleri ezeli takdirine
göre yürütüp, dosdoğru bir nizam ve hikmet üzere akıbetine ulaştıran.
es-Sabûr (c.c)
Çok sabırlı; şirk ve isyan yolunu seçenleri anında cezalandırmaya kadir
iken acele etmeyip tehir eden ve vakti gelince bir lahza dahi geri
bırakmadan cezalandıran.